“Karanlığa küfretmektense bir mum da sen yak”

28 Ocak 2008 Pazartesi

Osman Turan vefatının 30. yılında yâdedildi

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültürel ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı Kültür Müdürlüğü ve Kültür A.Ş. tarafından düzenlenen “Vefatının 30. Yıldönümünde Prof. Dr. Osman Turan” başlıklı açık oturum 26 Ocak 2008 Cumartesi günü saat 14.00’te Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.

Türk tarih yazımı ve felsefesine önemli açılımlar kazandıran ilk tarih doktorumuz Osman Turan, sevenlerinin yoğun katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda yâd edildi.

Programda sırasıyla Prof. Dr. Ali Birinci, Doç. Dr. Sait Polat, Doç. Dr. İhsan Fazlıoğlu ve Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak konunun farklı yönlerini ele alan tebliğlerini sundular.

Açış konuşmasını yapan oturum başkanı Prof. Dr. İsmail Kara; Osman Turan’ın hayatı ile ilgili genel bir değerlendirmede bulunup, O’nun kişiliğini oluşturan “tarihçi”, “fikir adamı” ve “siyaset adamı” unsurlarını vurguladıktan sonra sözü Prof. Dr. Ali Birinci’ye bıraktı.

Prof. Dr. Ali Birinci, Osman Turan’ın hayatını konu alan konuşmasında tekdüze biyografik bir sunumdan ziyade; O’nun, daha çok yanlış biline gelmiş yahut hiç ortaya konmamış ama hayatının önemli noktalarına ışık tutan bilgileri katılımcılarla paylaştı. Osman Turan’ı şahsen tanımış olması münasebetiyle müşterek tecrübelerinden aktardığı anekdotlar, konuşmasını daha duygusal ve renkli hale getirerek dinleyenleri Osman Turan’ın yaşamış olduğu evrene biraz daha yakınlaştırdı. Bununla beraber Prof. Dr. Birinci, Osman Turan’ın ilmi şahsiyetinden siyasi şahsiyetine kadar olan geniş bir yelpazede ilginç hususlara işaret ederek önemli açılımlar sağladı.

Doç. Dr. Sait Polat, Osman Turan’ın Türk Tarih yazımındaki yerini konu alan konuşmasında ilk olarak Selçuklu Tarihi ve bu alanın ana problemlerine ilişkin genel bir değerlendirmenin ardından Osman Turan’ın özelde -asıl uzmanlık alanı olan- Selçuklular Tarihi, genelde ise Türk Tarihi yazımındaki yerini tespit ederek O’nun bağlı olduğu Fransız tarih yazım ekolü meselesini irdeledi. Osman Turan’ın “Selçuklular Zamanında Türkiye”, “Selçuklular Tarihi” ve “Türk İslam Medeniyeti” gibi artık klasikleşmiş eserlerinden bazı bölümler aktarıp bunları metodolojik bir eleştiriye tabi tuttu. Turan’ın bu eserlerinin hâlâ bu alandaki öncü kaynaklar olduğunu fakat burada yer alan, dönemin genel anlayışı ile alakalı bazı bilgilerin ciddi eleştiri süzgecinden geçirilmesi gerektiğini ifade eden Sait Polat, bu bilgilerin tarih alanıyla ilgili yeni problemleri de beraberinde getirdiğinin altını çizdi. Bununla birlikte kısaca Osman Turan ve hocası Fuat Köprülü’nün tarih anlayışlarındaki benzerliklere ve farklılıklara değinerek sözü diğer bir konuşmacı olan Doç Dr. İhsan Fazlıoğlu’na bıraktı.

Doç. Dr. İhsan Fazlıoğlu, Osman Turan’ın tarih felsefesini “Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi Tarihi” kitabı ekseninde ele alarak eserin felsefi alt yapısına ışık tutacak çözümlemelerde bulundu. Fazlıoğlu, Turan’ın tarih felsefesini ortaya koyarken; O’nun tarih yazımındaki metafizik yaklaşımlarını, döneminin siyasi-toplumsal konjonktürü bağlamında tarih felsefesinde görülen mitsel tarih yazım örneklerini, “Türk Cihan Hakimiyeti Mefkûresi Tarihi” eserinde öne çıkan ve müşterek tarihi misyon bilinciyle hareket ettiği varsayılan Türk toplumu düşüncesini dile getirdi. Osman Turan’ın bütüncül ve kesintisiz bir Türk siyasi tarihi olduğu varsayımına da değinen İhsan Fazlıoğlu; ulus devletlerin, geçmişlerine bu tip mitsel atıflar yaparak kendi tarihi paradigmalarını oluşturup adeta geleceklerini yeniden inşa ettiklerinin altını çizdi.

Açık oturumda son olarak Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak söz aldı. Osman Turan’ın “Türkler ve İslam” çerçevesindeki yazılarının genel bir analizini yapan Ahmet Yaşar Ocak; değerli tarihçimizin bu doğrultudaki tezlerini, eserlerini vermiş olduğu dönemin şartları içerisinde bir bağlama oturttuktan sonra bu alanla ilgili olarak günümüz tarihçilerini bekleyen problemlere değindi. Türk tarih yazımında “Türkler ve İslam” gibi çok geniş bir konunun siyasal nedenlerle her zaman rafa kaldırılan bir mesele olarak durduğuna, konuyla ilgili hâli hazırdaki –istisnalarla birlikte- popüler ve akademik çalışmaların ‘ideolojik toz bulutları’ arasında adeta kaybolduğuna işaret eden Prof. Dr. Ocak, yeni nesil tarihçilerce bu konunun objektif bir tarih yazımıyla aydınlatılması gerektiğini belirterek konuşmasını tamamladı.

Kaynak: sanatalemi.net

Hiç yorum yok: