
Mevlânâ
Bundan sonra arenadaki gladyatör olmamaya karar verdik. Bu fırsat eşitsizliğinin içinden itilip, arenaya çıkıp çıkıp, tekrar tekrar dayak yemeyi düşünmüyoruz. Önce fırsat eşitliğini milletimiz ölçüsünde sağlayacağız.
Eskiye ait ne varsa unutun. Gördüğünüzü sandığınızı, duyduğunuzu sandığınızı, bildiğinizi sandığınızı unutun. Biz başka bir boyuttan konuşuyoruz. Bu yeni bir yüzyıl. Yeni bir tarz, yeni bir anlayış gerek. Eskinin iyi olan nesi varsa süzgeçten geçirip, daha da yenileştiren, dünyayı doğru okumayı bilen insanların üzerinde yürüyüp, yeni çığırlar açacakları bir yol lazımdır. On yıl, yirmi yıl, otuz yıl öncesinin paradigmalarına yenik düşmüş, sudaki balığın denizi bilmediği gibi içinde debelendiği ve bir yerde de üreteci ve kaynağı olduğu problemi algılayamayan eskilerle işimiz yoktur. Kaldırın, hepsini tozlu raflara kaldırın. Kaldırın onları tarihin “geri dönüşüm kutusu”na atın.
Bazıları sizi anlayamayacak. Bu ya saflıklarından, ya ufuksuzlarından, yahut sizin gayretinize rağmen aşamadığınız iletişim engelleri yüzünden olacak. Belki bazıları bıyık altından gülecek. Belki bazıları sizi ciddiye almayacak. Gülüp, geçeceksiniz. Bileceksiniz ki bu çığır, önü kesilemez muazzam bir seldir. Coşkun bir fırtınadır. Yapıcı, kalıcı bir dip dalgasıdır. Siz bunun üzerinde yükseleceksiniz. Yalnızca atacağınız küçük ama devamlı adımlara güveneceksiniz. Gün bugündür. Kalkın ayağa, gerekeni yapın. Bir kişi bir kişidir, kazanın. Kafile kafile yürümeye devam edin. Bu millet bir kere daha aldanmayacak, bu millet bir kere daha çok iyi satranç bilenlerin oyununda piyon olmayacak. Bu millet bir kere daha menejerlerin, organizatörlerin ve yabancı gözlerin tribünleri doldurduğu bir arenada şu ve bu kategorilerde çarpıştırılmayacak. Biz oyunu bozuyoruz. Kategorilere inanmıyoruz. Biz bir şeyden bahsediyoruz: derin millet gerçeğinden… Türkiye’nin satranç oynamayı çok iyi bilen derin ve büyük ailesinden… Sabırla inşa edin bunu. Birken iki olmanın, ikiyken dört olmanın, dörtken sekiz olmanın o muazzam heyecanını yaşayın. Geceleri yatağa gittiğinizde vicdanınızın rahat olduğunu göreceksiniz. Siz elinizden geleni, yapılması gerektiği gibi yapmaktasınız. Kendinizle ne kadar gurur duysanız azdır.
Kısır tartışmalarla, çekişmelerle uğraşmayın. Unutmayın, doğru ve gerçek farklı şeylerdir. Birilerinin fitilini ateşlediği kısır gündemlerin esiri olmayın. Kişisel projeniz ne aşamada, onu takip edin. Atacağınız küçük adım hangisidir? Şimdi hangi adımı atmaktasınızdır; bununla uğraşın. Bu milleti yine verimsiz oyunlara getirmelerine bizzat müsaade etmemiş oluyorsunuz. Bu küçük adımlarınız sizi tarihe geçirecek. İş, iş, iş. Elinizdeki küçük işe yoğunlaşın. Yaptığını iyi yapan insan olmak sizin için yeterli bir kahramanlıktır. Çocukların verdiği türden reaksiyonlar sizi ancak oyalar. Millete yapılan her saldırıya tepki verir, durur, oturursunuz. Oysa problem orada durmaktadır. Yüzleşin onunla. Kendinizle yüzleşmiş olacaksınız. Eğer küçük adımınızı atmıyorsanız, problem sizsiniz.
Milleti aptallaştıranlar, ufuksuzlaştıranlar, eksik yöntemlerle, kumda oynamaklarla ona “mış gibi yapma”nın ihanetini, verimsizliğini yaşattıranları iyi tespit edin. Prim vermeyin aptallara. Ciddiye almayın çoluk çocuğu… İşinize bakın.
Eskiye artık eski demenin zamanı gelmiştir. Yeniyi inşa etmek için eskiyi yeterince unutmak gerekir. Zihinlerde en ufak bir yanlış algılamaya mahal vermemek için kendinizi yeni tarzınızla ifade edin. Ahilik deyin, kardeşlik deyin, işletim sistemi deyin, İnsiyatif Projesi deyin. Başkalarının ihaneti, aptallığı, eksik yöntemi sizin yaptığınıza karışmasın. Başkalarının başarısızlıkları size bulaşmasın. Unutmayın, kalıplanmamış, henüz hiç bir şey görmemiş, sadece “birileri çıksa da yapsa” diyen milyonlar var. Onları birer birer kazanın, düşün onların önüne. Yeni ve muazzam ve en kalıcı varlık, sizsiniz. Gerisi hikayedir. Eskiye ait ne varsa unutun.
Kararımız vardır ve budur. Memlekete hayırlı olsun.
* Biz binlerce yıllık yeniyiz.
Ahmet KUBİLAY
Kaynak: insiyatifprojesi.net
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder