
“Her köşe başında rastlanan bir tip değildi; az konuşur, daha çok dinlerdi. Çokları onu Hindistan cevizine benzetirdi; dışı sert, içi özlü idi. Uzaktan bakan onu soğuk, biraz kendini beğenmiş zanneder; ama yakından tanıyan onun sıcak, samimi bir insan olduğunu hemen anlardı. Asistanlığı döneminde iki yıl Amerika’da kaldığından, dedesinden küçük yaşta Osmanlıca öğrendiğinden ayırım yapmadan, hemen hemen bütün klasikleri, seviyeli eserleri yercesine okuduğundan, hem Batı’yı hem de Türk-İslam dünyasını iyi bilirdi. Berrak , zarif, veciz bir üslubu vardı. Çok genç yaşta yazdığı kitaplarla, makalelerle, yaptığı tercümelerle bütün bilim çevrelerinin dikkatini çekmişti.” (Mehmet Niyazi ÖZDEMİR)
“Erol Güngör, sadece mesele çözen bir ilim adamı olarak görülmemelidir; bana göre onun ilmi şahsiyetinde asıl dikkate layık husus ‘mesele çözme usûlü’, meselenin algılanış tarzı, tahlile başlama noktaları gibi tamamen ‘epistemik’ alanlarda gösterdiği sadelik, soğukkanlılık ve vukuftur. İncelediği meseleye hem meselenin parçası olarak, hem de ‘dışardan’ bakmayı bilir; bu vasıflar ise ‘ilim adamı olarak insan’ ın gerçek kumaşını inşâ eder.” (Ahmet Turan ALKAN / Doğu Batı. Üç aylık Düşünce Dergisi. Sayı: 11, Araftakiler)
“Onu sonsuzluğa uğurladığımızdan bu yana geçen uzun yıllardan sonra, “acaba Selçuk Üniversitesi rektörlüğünü kabul etmese miydi?” demekten kendimi alamıyorum. Yeni kurulan, üstelik birimleri birkaç ile dağıtılmış olan bir üniversitenin büyük sorunlarını, hem de evinden ve çocuklarından uzakta yaşayarak, çözebilmek için gösterdiği insan üstü çabaların Onu hem fikren hem de bedenen yıprattığını; bunun da ömrünü kısalttığını düşünüyorum. Bu düşüncemin, hâşâ, Tanrı'nın takdirine karşı olmaktan değil, Onu daha uzun yıllar aramızda görmek dileğinden kaynaklandığını belirtmeliyim.” (Prof.Dr. Necmeddin Sefercioğlu)
“Binlerce insanın cenazesine katıldığı ve yıllar geçmesine rağmen binlerce insanın hala yâd ettiği, eserleri ve hayatı ile bir o kadar insanı etkilemiş ve etkilemeye devam eden Erol Güngör gibiler kaç tanedir. Tahta sopalı demirden adam kaç tanedir. Onunla, hakiki evladı ile vatan toprağı bir kat daha değer kazanmıştır. O, öbür dünyada amel defteri kapanmayanlardandır. Dünyada kırk beş sene yaşadı. Ancak, ruhaniyeti ve fikirleri gönüllerde ve beyinlerde bilmeyen ne bilsin bizi bilenlere selam olsun dercesine asırlarca daha yaşacaktır. Mekânı cennet olsun vesselam…” (A.Rahmi Şeyhoğlu)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder